ERİYEN ÇİÇEKLER


 
Varoluşsal mekanik tada sahip sahici acılar, ölü bedenleri yıkayan gassallar kadar çıplaklar bu evrende. Umut vadeden gölgelerin sade kavurucu nitelikte hareketleri, insanların çırpınışlarına etki etmiyor. Anlam'ın farkı, gölgelerin solukluğuyla aynı betimleme sanatına sahip.

Eriyen zambaklardan bahsetmek başka çiçeklerin kapısını açtı. Başta masum kanat sesleri kopardı bütün yaprakları. İstenilen buydu, gerçekleştirilen amaç şarkılar kadar ruh aşıladı bedenlere. Sonra bünyelerde yer etmeyecek düşünceler ince ince işlendi, ustalıkla hançerledin saplarından. Zambaklardan geriye minimalist dövmeler ve hatıraları kaldı. Sildirenler oldu, izleyenler karşısında ahenkle danseden insancıklar vardı. Parmak uçları kan patlardı. Hala neşe saçar vaziyette gülümser, hiç burun kıvırmazlardı. Kaybolduğun dünyaların anahtarlarını çalmışlardı, aramaya da niyetin yokken dert etmek ahmaklıktı. Olur da bir gün ihtiyacın olursa yaratman yeterliydi.

Çözülemeyen şiirler kadar anlamı derin kalmak bundan sebeptir ki, yokoluşun verdiği ızdırabın yeni varoluşlara her daim gebe kalışı, gelişimin ta kendisiydi.

Karmaşıklık insanın kafasında bulanık suların azizliğine uğrar. İşin içinde hiç bulunmayan duygular, Müzeyyan Senar'ın bahsettiği o menevişleri hatırlatır. O bulanık sularda boğulmak her zaman elimizde olduğu gibi yürümek de elimizdedir, sadece zaman gerekir. Zamanın tükettiklerini deneyimlemişler kat be kat derin ruhları barındırırlar. Her iki türlü de kazanımlar söz konusu olduğundan, sarfedilen çabalar sonucu oluşan yorgunluklar harici hiçbir yorgunluk mühim değildir. 

Yaşam vadeden bir hayat için çaba sarfedin.
Hatta belki hayatlar için...




Yorumlar

Popüler Yayınlar